Finalin Adı Portekiz

29 Nisan 2011 Cuma

Porto, Villareal'i büyük bir hezimete uğrattı. Futbol yapısı olarak Barça gibi 4-3-3'ü tercih ediyorlar. Gözümde 'küçük Barça' görünümündeler. Hulk, Guarin ve 4 gole imza atan Falcao'nun performanslar gerçekten takdire şayandı. İlk yarıyı 0-1 geride kapatmaları tek kelime ile talihsizlikti bence. 2. yarı Falcao'nun kendi yarattığı penaltı ile açılan Porto'nun gol perdesi Guarin'in muhmeteşem solosuyla renk aldı. 3. goldeki Hulk performansı ancak Rıdvan Dilmen gibi 'Hulk'un Falcao'ya çarptırarak attığı gol' şeklinde anlatılabilinir. Bu gole 'gol be' diye sevindim hatta. Porto o kadar inanmış ki tura inanın Villareal kendi yarı sahasını geçemedi bile.Guarin'in ortasında Falcao uçan kafayı vurmasa arkadaki Otamendi bile skoru yapabilirdi. 83'ten sonra artık yatma vakti diye yatmaya gittim. Falcao 4. golünü de atmış. Gecenin diğer maçında Benfica, Braga'yı 2-1 ile geçti. Muhtemelen finalde bir Portekiz derbisi oynanacak.

Ağırlık

28 Nisan 2011 Perşembe

Basın toplantılarındaki karşılıklı ayar vermelerden sonra dün oldukça ılımlı bir maç oldu her durumda. Gerçi faul pozisyonlarında özallikle Barça'lılar toplu halde duruma müdahele etmeye çalıştılar. Inter'e Nou Camp'ta kaybedilen yarı finalde hakemi kandıran Bousquets dün yine Pedro'yu da yanına alarak iş başındaydı. Daha önce bu gibi etik konularla ilgili ben Kader Keita ile ilgili olumsuz yazmıştım. Atilla Abi' yazısında Kader Keita öznesi yerine en kibar tarifiyle bu 2 şerefisizin ismi yazsan yeridir.

Oynanan oyunu değerlendirirsek Barça ilk 30. dk topla kendi yarı sahasında rakibi üstüne çekme stratesiji kendileri adına netice verdi. Hatta bu tuzağa düşen Real'lilerin açıklarında Villa ve Xavi'nin şutlarını Casillas başarılı şekilde savuşturdu. Defans bloğununun solundaki Puyol ters ayaklı olmasına rağmen biraz aksadı. Bu çok normaldi aslında ama Real bunu kullanamadı. Barça'nın top çevirdiği esnada ileride sadece Ronaldo kaldı. Hatta Di Maria ve Mesut'un kendisine yardım etmemesine bir ara isyan bile etti. Sonrasında Di Maria ona biraz ayak uydurmaya çalıştı. 2. yarıda Mesut bu varlığı gösteremediğinden oyundan alındı. Sezonun 2. yarısından beri bir düşüş var Mesut'ta. Adebayor forvete geçince Ronaldo kanada geçti. Bence en kritik hata orta 3'lüden birinin Kaka ile değişmemiş olmasıydı. Zira Real'in gole ihtiyacı varken hücumda sadece 3 kişi kalmak Barça'nın derin savunması içinde kaybolmalarına sebebiyet verdi. Pepe'nin kırmızısı sonrası orta saha tamamen pas manyaklarının eline geçince ibra Barça'ya kaydı. Afellay'ın girişiyle Pedro'nun sağlayamadı etkinlik oluşturuldu, meyvesi Messi'nin de takipçiliği ile gol oldu. 2. gol aynen Ertem Şener'in deyimi ile renklendirilirdi. Gol gelince İlker Yasin'den önce davranıp kendi kendime söyledim o lafı.Geçen 100 yılı bilmem ama bu 100 yılın en iyisi kesinlikle Messi. Bu su götürmez bir gerçek.

Real'de Ramos sarı kart Pepe ise kırmızı kart cezalısı. Barça rakibini perişan edebilir 2. maçta. Barça hangi maça, nasıl ağırlık koyabileceğini gösterdi. Hala yenilmezler. Muhtemelen kupayı da alacaklar.

Taktik Savaşı

26 Nisan 2011 Salı

 
Bakalım CL yarı finalinde Real hangi sistemle sahaya çıkacak. Ronaldo kupa finalinde forvet pozisyonunda iyi bir performans gösterdi. Muhtemelen  yine  forvet oynar. Barça'da ise defasın solunda Puyol oynayacak ama stoperde Mascherano mu yoksa Busquets mi forma giyecek. Oylamalar için linklere tıklamanız yeterli.

Haftasonundan Futbol Notları

25 Nisan 2011 Pazartesi

Öncelikle bizden başlayalım. Dün akşam Behzat Ç. Gençlerbirliği'nin vaziyetini anlatırken bize sağlam dokundurdu "Avrupa Şampiyonu kümeye oynuyor, biz yine iyiyiz" diyerek. Daha da konuşmaya gerek yok bizim için hala gençler kadroda değil. Yani değişen birşey yok. 
 
La Liga'da Madrid, Kaka, Higuain ve Benzema'nın şeytan üçgeniyle Valencia'yı 6-3 yendi. Barça'da Ballon D'or adayı 3'lü yedek kulübesinde, Puyol ve Shakita'nın yakın markajındaki Pique tribünde olunca Osasuna karşısında zorlanmadılar dersek yalan konuşmuş oluruz. 

Almanya'da Dortmund şampiyonluk yolundaki kredileri her geçen hafta cepten yemeye devam ediyor.

Fransa'da Lille, Lorient depalasmanında 2 puan bıraktı. Marsilya bu akşam kazanırsa lider olacak.

Pazartesi Şarkıları (Nine Inch Nails - Capitol G)

Anti-Bush pardon anti-puşt!

Görmemişin Kupası

22 Nisan 2011 Cuma

Madrid kupayı kazandı. Otobüsle şehir tutu atarken Ramos kupayı elinden düşürünce otobüsün altında kaldı Copa Del Rey. Eee 18 yıl sonra kupa kazanınca haliyle insan elinde tutamıyor kupayı. Fener'in Türkiye Kupası'nı kazanacağı zamanı düşünmek bile istemiyorum.

Mourinho'nun Ayarı

21 Nisan 2011 Perşembe

 
Sadece ilk yarısını seyrettim. Hakkını vermek lazım Di Stefano'nun ayarından sonra Mourinho'dan bu kadar etkili bir futbol aynatmasını beklemiyordum. Pepe neredeyse forvet oynadı, ofsayta bile düştü. İlk yarı Barça'nın tek bir şutu bile yokken Madrid'in 3 net pozisyonu vardı. Haliyle Real kazanacağından seyretmedim. Yalnız 6 aydır Barça'da gözle görünür bir düşüş söz konusu. Yavaş yavaş düşmeye başladılar. Bakalım CL maçları nasıl bir taktik savaşıyla geçecek. Bence Barça bu kupayı önemsemedi. Hatta sallamıyorlardı da. Bir isteksizlik var artık takımda görüntüsü oluşturdu bende.

Arda'nın Küfürleri Üstüne

19 Nisan 2011 Salı

 
Her yerde hala seyretmeye tenezzür etmediğim Arda'nın yeni formalara küfür videoları dolaşıyormuş. İlk bu formalar çıktığında bende aynı kanaatteydim açıkçası. Pazarlama stratejisi olarak nasıl bir formanın daha uygun olabileceğini ifade etmiştim. Mor Formaya da isyan etmiştim. En iyi alternatif formamız açıkçası turuncu formaydı. Çünkü sarı-kırmızının karışımıydı. Arda hepimizin duygularına tercüman olmuş. Şimdi yukarıdaki göndermelere bakarak Arda'ya hatalı diyecek birisi varsa 2 kere düşünsün lütfen. Arda da benim gibi yukarıdaki göndermeleri düşünerek isyan etmiş olay bu.

Agoni

Agoni, ölüm esnasında yaşanan son bir can çekişmedir. Bu hem bizim için hem de Arda için böyle oldu. Hala gençler forma alamıyor Bülent Hoca. Acaba Rijkaard'ın suçu neydi!

Pazartesi Şarkıları (Pearl Jam - Daughter)

18 Nisan 2011 Pazartesi


G. Bush giderli The Wall...

Dünden Bugüne El Clasico Formaları

17 Nisan 2011 Pazar

Arda Giderken...

16 Nisan 2011 Cumartesi

M.Bolesdav maçında ilk seyrettiğimde, attığı gollere ilk hayran kaldığımda içtiğim biralarında etkisiyle kendi kendime 'elimimizde en az 20.000.000€'luk bir cevher var' diye kendi kendime sayıklamıştım. Ribery'nin firarı ardından tam bir piyangoydu Arda. Sezon başından beri Atletico'nun resmen istediğini biliyoruz Arda'yı. 

Arda'ya yapılan en büyük yanlışlık ona takımın kaptanlığının verilmesiydi. Sosyal zekası üst seviyede bu çocuğun yalnız bizim medyamız malesef insan görünümlü hayvanlardan oluştuğundan çocuğun canına okudular. Değerini bilenler elbette vardı. O yüzden onları tenzi ediyorum. O dönemin koşullarında Arda'ya kaptanlık verilmesi tam anlamıyla popülizmdi. Kaptanlık mental anlamda takıma liderlik edecek birisine Kewell'a verilmeliydi. Yalnız dikkatinizi çektiyse ben doğduğumdan beri o pazubandı hiçbir yabancı takmadı.Belki 1-2 maçlığına Song takmış olabilir). Hagi bile. Gerisini siz düşünün. Haliyle bu baskının altında Arda yavaş yavaş ezilmeye başladı. Yetenekleri doğrultusunda her kötü gidişte gözler ona çevrildi. Haliyle çocuk yabancı piyasada itibarını kaybetmeye başladı. gerçi yönetim Arda'yı satmaya yanaşmıoruz demiş olsa da Arda'ya her zaman bir meta gözüyle baktı. Bu realiteyi lütfen kimse gözden kaçırmasın.

İşin maddi boyutlarına bakacak olur isek; hep yanlış pazarlama taktikleriyle -sadece Arda olmamak kaydıyla- birçok oyuncumuzun piyasa fiyatı piç edildi. Belki satış işinde bulunuyor olmam nedeniyle bu gözle olaylara bakıyorum. Arda'yı Euro2008'den sonra satacaktık aslında. Piyasası o zaman çok daha yüksekti. Keza Topal ve Servet için de aynı durum söz konusuydu. Topal'ı, Everton'un yaklaşık 12.000.000€ verdiği zamanda satmayıp ertesi sene 3te1'i fiyatla vermek tam olarak başarısızlıktır. Keza o dönem Nuri Şahin için 3.000.000€ çok diyen de aynı yönetimdi malesef. Ki Nuri o dönem anlaşılsa gelecekti. Bu kadar net yazıyorum. Hatta Selçuk İnan'ın Manisa'dayken bize 2 maçta 3 tane ceza sahası dışından attığı golden sonra da alınmasını belirtmiştim farklı mecralarda. Mehmet'ten gelecek paranın yarısı bile değildi ikisine ödenecek bedeller. Gelin bir de şimdi bu adamların piyasa değerlerine, takımlarına olan katkılarına bakın.  Zararı ziyanı varın şimdi siz hesaplayın. Ve bu yönetim mali olarak ibra edildi. Şaka gibi. 30/40.000.000€'nun çöpe atıldığı bir ortamda böyle bir ibra hangi aklın bakış açısı onu da kurula katılanlara sormak lazım. 

Şimdi Arda yaklaşık olarak 12.000.000€ gibi bir rakama. Yani optimum fiyatına satılacak. Arda'nın satılmasına kesinlikle karşı değilim, aksine ilk günden bu yana satılmasından yanayım. Çünkü biz elimizdeki en büyük değerleri yok etmeyi çok iyi biliyoruz.Gidecek olan sadece Arda değil yaklaşık Kazım + Yekta dışındaki bütün yerliler(alt yapıdan gelenler hariç) ve muhtemelen Stancu dışındaki bütün yabancılar gönderilecek. 4 yılda nerede olması hedefleniyordu takım ne hale geldik. Arda'ya küfredenlere Güneri Civaoğlu'nun bugünkü yazısını itaf ediyorum. Kapak olsun o küfürleri edenlere. Arda Fener forması giyse az bunlara. 

Aslında giden Galatasaray'ın son ruhudur. Bakalım seneye ruh nakli için kimler takıma katılacak. Arda'ya kaptanlık değil ruhunu emanet edeceği biri lazımdı. En başından beri yapılan yanlış buydu kısaca belirtmek gerekirse. Galatasaraylılık Baba Gündüz'den Metin Oktay'a, Cüneyt Kaptan'dan Hakan Şükür'e, Bülent'e ve Hagi'ye onlardan da Arda'ya miras kalan bir olgudur. Artık bu mirası yiyecek kimse kalmadı takımda.

Şişmiş Kafa Böyle Olur

Dün akşam seyrettim Mainz-Gladbach mücadelesini. Niko Bungert'in kafası fena şişti. Hatta şişme sonrası Gladbac'lı bir oyuncu Niko'nun kafasını(alnının sağına focuslanın) görünce resmen dilini yuttu. TRT spikeri de mal gibi 'bari hakem DenizAytekin'e söyleseler de birşeyler yapılsın' diye serzenişte bulunuyordu oyunculara. İnanın başka hakem olsa böyle bir cümle kurulmazdı o esnada. Ne yapsın Deniz Aytekin öpünce şişliği mi indirecek.

Rengimiz Bellidir

Real Madrid - Barcelona
23:00 NTVSpor

Penarol Tribünleri

13 Nisan 2011 Çarşamba

 
Penarol taraftarları, Independiente ile oynadıkları Libertadores çeyrek final maçı öncesi güzel bir şov yapmışlar. Maçı ise Independiente1-0 kazandı.

Nisan Değil El Clasico Ayı

11 Nisan 2011 Pazartesi

Hepimizin bu ay furbol delisine döneceğimiz kesin. Ligden, kupaya sonra da CL'de 2 maç gerçekten istesen denk getiremezsin.

Pazartesi Şarkıları (Metallica - Last Caress + Master of Puppets)


Jason 4ever!

Kümede Kal...

Düşeme hattına 9 puan kaldı şaka maka. Özellikle Buca iyi bir performans gösterdi bu hafta. Biz ise kırılması güç bir rekora doğru gidiyoruz. Bülent Hoca, Pino'yu kadro dışı bırakadursun hala Mustafa Sarp yedek kulübesinden oyuna giriyor. Diyecek laf bulamıyorum.

GS Cimbom Fanzin 43. Sayı

6 Nisan 2011 Çarşamba

GSCIMBOM%20FANZIN%2043.%20SAYI

Buyrun Okuyun.

Arjantin'de Haydi Aşıya Kampanyası

 

Ruh Bedenden Ayrılınca Ölüm Gerçekleşir, Fakat Leş 3 Gün İçinde Gömülmelidir Yoksa Kokar

5 Nisan 2011 Salı

Gaziantep'e elendiğimiz gün Wordpress'te yazmıştım 'artık sezon bitti, gençlere şans tanıyalım' diye. Ama oyuna hala Barış, Mustafa giriyor. Takımı geçtim Bülent Ünder'e bile daha ilk maçında diyecek laf bulamıyorum. Zaten geçici olarak geldiğini biliyorsun o zaman biat etme, hizmet et Bülent Hoca.

Pazartesi Şarkıları (Guns N' Roses - Double Talkin' Jive)

4 Nisan 2011 Pazartesi


Izzy Fucked Roses

Ahmet Şık - İmamın Ordusu(Dokunan Yanar)

2 Nisan 2011 Cumartesi

dokunan_yanar

E-kitap olarak ayrıca telefonuma da attım. Haliç'te yaşayan Simon'lar e-kitabını bitirdikten sonra buna başlayacağım. Alın güle güle kullanın.

Kaynar Suya Atılan Türk Halkı


Aslında hepimiz böyle miyiz? Son dönemlerde ülkemizde yaşanan tutuklamalar, yayınlanmamış kitapları yok etme çabaları tam anlamıyla cadı avına dönüştü. 'Yandaş' olarak ifade edilenler 'yandaş' kolluk kuvvetlerince göz altına alınıyor sonra da 'yandaş' hakimlerce cezaevine tıkılıyorlar. Bu ülkede düşünmek zor iş. Zaten böyle giderse düşünmekten balataları yakacağım.