Zor Rakip = Ligde Kalmaya Oynayan Rakip

31 Ocak 2010 Pazar

Bundan 4 yıl önce tarihimizin en ihtişamlı şampiyonluğunu kazandığımızda da Denizli, Fenerbahçe önünde ligden düşmeye oynayan bir rakipti. Haliyle o zaman oynanan maç son maç oluşu nedeniyle o dönem kazanılan şampiyonluğun görkemi ve lezzeti bizim için ayrıydı. Bu akşam şayet yine o dönemki ki gibi son maç durumu olsaydı ve Denizli'nin ligde kalma umudu olsaydı bu maçı alırdı kesinlikle. Belki yenilerin uyum süreci oyunu sekteye uğratmış olabilir. Maçı 50. dkdan sonra seyredebildim. Aslında maçtan önce arkadaşlarla konuşurken '2-1 yeneriz' tahminim vardı. Açıkçası Denizli'nin her sene kan kaybetmesi bu hissyatı bende doğurdu. Franco'nun aydan gelen topa vurulan kafada belki de direğe çarpmamak için uç-a-mayaşı affedilir gibi değil. Umarım seneye Aykut ve Ufuk kaleyi bu heriften devralırlar. Dos Santos ve Jo'nun uyumu çok iyiydi. Neill'de uyumluyudu ama 'ayağı top yapan' stoper midir? Bence yanıtı hayır. Özellikle Dos Santos gelecek için çok isabetli bir transferdir. Bu gece henüz ilk maçında aldığı 35 dk. ile bunu hissettirdi. 2. golü attıktan sonra Rijkaard Emre Güngör'ü alınca kalan 25 dk.da 4-6-0 ve 4-4-1-1 sistemine yakın bir kurgu ile oynamaya başladık. Elbette gole ihtiyacı olan Denizli ise Youla ve Okan Koç'u oyuna dahil edip 4-2-4 dizilişine yakın dizilişe dönünce malesef son anlarda pas yaparak rakibin hücum baskısının üstesinden gelmeye başladık. Bu nokta çok önemli. Gerçi Yolua ciddi anlamda savunmayı yıprattı. Mıknatıs gibi bütün topları çekip çevirdi. Form tutarsa Denizli'nin ligde kalma umudu olabilir. Eskiden bu tarz durumlarda topu hep Haka Şükür'e şişirirdik. Artık daha akılcı ve akıcı bir top oynuyoruz. Ama malesef hala istenilen düzeyde değiliz. Bu rağmen gün geçtikçe ileri gidecek bir takım var ortada. Son olarak bugün iyice tescillendi Baros'un ne kadar önemli bir sistem oyuncusu olduğu. İleride top yaparken zorlanıyoruz.

Bir Asistin Anatomisi

Dün geceki Deportivo - R. Madrid maçındaki en güzel enstantaneydi Guti'nin topuğu. Hareketle beraber topyekun Deportivo defansının resmen beli kırıldı. Benzema'ya ise boş kaleye golü atmak kaldı. Deportivo rezil oynadığı maçta az daha Riki'nin penaltısıyla umutlanma çalıştıysa da Benzema son sözü söyledi. Real hala takipte. Madrid - Barça hattındaki yeni polemik ise Sporting Gijon deplasmanında Pedro'nun attığı milimetrik ofsayt golü.

16

Büyüksün Federer. 16. Gran Slam'ini kazandı Melbourne'de.

Jest

Hem de çok güzel bir jest. Hizmetleri için bir oyuncuya laftan öte bir teşekkürün simgesi olarak kalacak bir plaket yapma düşüncesi çok şık olmuş. Güle güle Nonda. Seni gerçekten sevdik ama kaderde böyle bir ayrılık varmış.

Ali Sami Yen Yanmaktan Kurtuldu!

28 Ocak 2010 Perşembe


Ve Nonda gitti. Elveda Anaconda. Böyle olması gerekiyordu malesef. Kewell'a kıyamazdık zira. Yönetime Kewel'ı takımda tuttukları için teşekkürü bir borç bilirim.

30 Numara


Olan Özgürcan'la Kewell'a oldu. Dos Santos hayırlı mı olur şer mi olur bilemem. Geleceğe yatırım amaçlı bir transfer olarak görebileceğimiz kabul edilebilinir biri. Hatta 'Spurs'a o kadar ucuza gitmişti ki benim gözümde içten içe 'keşke biz alabilseydik' diye hayıflandığım bir oyuncudur kendisi. Zaten şimdi söyleyeceklerim Dos Santos'un özelinde olmayacak. Transfer politikamızın geneline olacak. Yahu kardeşim 2 ay sahalardan uzak kalacak diye Kewell'ın gönderiyorsunuz da acaba sağlık ekibi bokunda boncuk mu bulmuştu da Linderoth'a 3 sene sabredildi. Kewell'a herkes yeni Hagi gözüyle bakıyorken bu adamın durumunu 2 ay niye tölere edemediniz. Bu kadar dandik bir sağlık ekibimizin olduğunu sağır sultan bile duymuşken siz niye takımın 3. forveti olabilecek olan ve geçen sene Sakarya'da tek başına harikalar yaratan Özgürcan'ı yolladınız. Bravo 1 taşla 2 kuş vurdunuz. Hem geleceğin muhtemel 'Hakan Şükür'ünden hem de yeni 'Hagi'mizden olduk. Yanarımda buna yanarım. İnşallah Dos Santos öyle bir performans ortaya koyar ki, yönetimin bu tutumuna ağzımı açamayalım. Ama etik olarak hala yanlıştır Kewell ile Özgürcan'a yapılanlar.

Bu Sezon İlk


Bu sezon oynadığımız maçlarda ilk defa bir maçımız golsüz sona erdi. Haliyle sezonun şu ana kadarki en vasat performansıydı. Ufuk ve Emre'nin ilk 11'de olması güzeldi yalnız Jo'nun forvette olmamasına üzüldüm açıkçası. Gole yaklaşılan 1-2 pozisyon dışında hiç bir şey yoktu sahada. Yıldızlarından arınmış bir Galatasaray'ın TSL'nin sıradan bir takımı görüntüsü verdiği bir maçtı dün geceki futbol.

Rakamla 1000


1000. postum bu. Yaklaşık olarak 1.5 senedir devam eden blogumuz hayat, futbol ve rock n' roll'a ait postlarla geçti. Yine bu şekilde devam edeceğiz. Blogu takip edenlere teşekkürü bir borç bilirim. Arz ederim.

Müstakil


Önce - Sonra

27 Ocak 2010 Çarşamba


Mtiliga kırık burnu nedeniyle 3 maç oynayamayacak. Bakalım Ronaldo kaç maç alacak. Şimdilik 2 maç görünüyor ufukta. Yalnız Sport.es'in karikatürü bomba olmuş : 'Ronaldo'lu bazı reklam afişleri güncellenir' deniliyor.

Elveda Scorpions


Still Lovin' You, No Pain No Gain ve Winds Of Chance gibi Rock klasiklerinin yaratıcısı olan Scorpions grubu Sting in the Tail albümlerini 19 Mart'ta yayınladıktan sonra çıkacakları geniş bir dünya turnesi sonrasında müzik kariyerlerini bitirip emekliye ayrılacaklar. Daha önce önerdiğim Face The Heat albümünü dinlerken daha bir nostaljik takılacam artık. En çokta Klaus Meine'ın derin bir çığlığı andıran vokallerini özleyeceğim. Kişisel favorilerimden olan aynı albümün açılış parçasıdır Alien Nation.

Sakın Ha! Kewell'a Dokunmayı Aklınızdan Bile Geçirmeyin

26 Ocak 2010 Salı


Daha önce uyardım peşin peşin. Başkanın açıklamalarına bakılırsa Kewell'a kıyacaklar. Vallahi organize oluruz. Sami Yen'i bile yakarız Kewell için. Aman diyeyim.

Pazartesi Şarkıları (Beck - Loser)

25 Ocak 2010 Pazartesi

Nissan konserinin açılış parçası olmuş Loser. Gerçekten orjinal bir sahne şovu olmuş girişteki kukla şov. Herkese iyi haftalar.

Buzda Dans


Bu havada maç oynatılmasın. Yazık. Hem o soğukta tribünlere gelip iyi futbol bekleyen taraftara yazık hem de bu futbolculara. Bakın bakalım haftanın maçı diyebileceğiniz bir tane maç var mıydı bu hafta TSL'de? Yok elbette. Maçı izlemedim, hatta özetlerini bile Nonda'nın harcadıklarını görünce direk kapattım televizyonu söylenerek. Nonda acaba kısa çöpü ne zaman çekecek. Umarım sezon sonuna kalmaz.

Amigo Mourinho


Adam 2-0'dan sonra tribünleri coşturdu. Gerçekten bir fenomensin Mourinho. Maça bakarsak Ronaldinho oldukça gayretliydi ama Pandev'in Milan barajını fotoğrafladığı frikiği maçın golüydü. Gerçekten çok isabetli bir transfer olduğunu kanıtladı geldiğinden bu yana. Eto'nun işi gerçekten zor olacak geri geldiğinde. Milan'lı Abate'yi beğendim bu arada. Oldukça süratli bir oyuncu yalnız takım oyununa daha yatkın olmalı takımda kalıcı olabilmek adına. Inter puan farkını açtı. Maç berabere bitseydi hafta en çok Roma'ya yarayacaktı.

Hatırlatma

24 Ocak 2010 Pazar



Unutma! Unuttukça sıra sana gelecek!

Copa Libertadores Başlıyor


Kim Bu?


Yanıt : Caner Erkin


Rooney: 4 - Hull City: 0


Başlık ve foto NTVSpor'dan. Rooney özellikle Ronaldo ve Tevez'in gidişinden sonra takıma önderlik yapmaya başladı. Geminin yeni kaptanı artık o. Dün gecenin diğer manşeti ise :

'Spurs : 2 - Beckford : 2



Defoe'nin penaltı kaçırdığı maçta 90+5'te penaltıdan Beckford 2. maçın oynanacağını ilan etti. Pavlyuchenko'nun golü ise hazırlanış bakımından gecenin golüydü.

Ranieri'nin İntikamı


Ferrara için gidici demiştim geçen ay. Son 2 büyük maçı hem de sahasında kaybederek bu süreci daha hızlandırdı. Bakalım Juve'nin başına kim gelecek. Ranieri ise eski takımına karşı Roma'nın ligde 6 sene sonra galip gelmesini sağladı.

MARCATORI Del Piero (J) al 6’, Totti (R) su rigore al 23’. Riise (R) al 48’ s.t.

JUVENTUS (4-3-1-2) Buffon; Grygera (dal 32’ s.t. Candreva), Legrottaglie, Chiellini, Grosso; Salihamidzic, Sissoko, Marchisio; Diego; Amauri (dal 45’ s.t. Paolucci), Del Piero (dal 39’ Manninger) (Cannavaro, Zebina, De Ceglie, Yago). All. Ferrara.

ROMA (4-3-1-2) Julio Sergio; Cassetti, Burdisso, Juan, Riise; Taddei, Pizarro, De Rossi; Perrotta; Toni (dall’8’ p.t. Totti), Vucinic (Doni, Mexes, Motta, Cerci, Brighi, Menez) All. Ranieri.

32 Numara

23 Ocak 2010 Cumartesi


Kısa Çöp Kime Çıkacak?


Galatasaray'da günün sorusu bu aslında. Tobi dün gitti. Bakalım şimdi sıra sözleşmesi askıya alınması gündemde olan Baros'ta mı yoksa Tobi gibi gönderilecek olan Nonda'da mı? Elbette ilk tercih Nonda olacak ama Baros'un sakatlığının sezon sonuna kadar uzaması durumu söz konusu olursa Delgado'da olduğu gibi sözleşmesi askıya alınacaktır. Malum Uefa'da oynayabilecek bir santrafor şart. Metallica'nın durumu açıklayan şarkısı Shortest Straw parçasını yani 'kısa çöp'ü talihli oyuncumuza itaf ediyorum.

Benziyorlar

22 Ocak 2010 Cuma


Santana & Kirk Hammett

Birebir benzemeselerde simaları saçları ve sakallarıyla inanılmaz andırıyorlar birbirlerini.

Kısa Çöp


Aslında Baros, Nonda ve Linderoth arasında kısa çöp çektirdiler mi bilemem ama gitmesine en sevindiğim adamdı Tobi. Yaklaşık 1.5 sene önce yazmıştım adamın gitmesi gerektiğini. Kısmet bugüneymiş. Elveda adaş.

Uefa Yılın Takımı 2009


Uefa oylamanın sonucunu açıklamış. 11'de 6 tutturmuşum. Edin Dzeko'nun kadroda olmamasına şaşırdım. Geçen sene çok iyi bir performans sergilemişti.

Maksat


Öncelikle hoşgeldin JO. Maksadımız İngilizler gibi toplu halde oynamak olduğu için mi EPL oyuncularına yöneldik acaba! Linderoth, Neill ve Jo eski birer Everton'lu, Elano City'li, Kewell ve Baros Liverpool'lu ve eski Blackburn'lü Nonda. Şimdi sıra sezon başında bir ara yine adımızın anıldığı Dos Santos'a mı geldi? Olmadı FA'ya başvurup EPL takımı olmak için ön başvuru mu yapsak acaba? ŞAka bir yana şimdi Linderoth gidici. Sezon sonunda da Nonda gidecek. Jo camiamıza hayırlı olsun.

Tosun Paşa


Hapisaneden önce

Hapisanedeyken

Tosun Paşa'ya iyi bakmışlar içeride. Yalnız Allah ahirette soracak sana kendisinin verdiği canı almanın hesabını. Sen şimdi nefes aldığın müddetçe çıkar hayatın tadını.

Tevez Shirt

20 Ocak 2010 Çarşamba


Manchester'a Hoşgeldin


Manchester City 2 Tevez (pen) 42, Tevez 65
Manchester United 1 Giggs 17

Hoşgeldin Aslanım

19 Ocak 2010 Salı


"Graeme Sonuess'ı ve bayrak dikme olayını iyi biliyorum. Souness'ın Galatasaray için ne kadar önemli olduğunu da biliyorum. Ben de belki farklı bir şeyler yaratabilirim. Bunun parçası olmaktan memnun olurum."

Takat


Teşekkürler Arda

18 Ocak 2010 Pazartesi



Muhabir : İkinci yarıda oyuna girdin çok başarılı bir şekilde formanı temsil ettin. Biri penaltıdan, biri frikikten olmak üzere iki güzel gole imza attın. Öncelikle istersen gollerle başlayalım. Penaltıyı atma olayı nasıl meydana geldi?


Emre : Ben oyuna girerken hocamız beni çağırdı. Odaya gittim formamı değiştirdim. Bir anda beni orada görünce Arda Ağabey yanına çağırdı ve “penaltı olursa Emre’ye attıracağız, kimse topu almasın” dedi. Penaltı olunca da zaten Arda Ağabey topu alıp hemen benim yanıma geldi. Onun sayesinde oldu.


Muhabir : Çok güzel bir vuruşla durumu 4-1’e getirdin. Sonrasında aradan sadece dört dakika geçmişti bir frikik ki Galatasaray son zamanlarda pek fazla frikik golü atamıyor. Açıkçası bu bizi çok mutlu etti. Kaleyi direk cepheden gören bir nokta olmamasına rağmen topun arkasına geldin. Gerisini senden dinleyelim.


Emre : O da penaltı gibi Arda Ağabey’in sayesinde oldu. Ben topun başına hiç gitmeyecektim. Sol ayaklı olduğum için beni kendi çağırdı. “Ne yapalım. Orta mı açalım, kaleye mi vuracaksın” dedi. “Kaleye vurayım Arda Ağabey” dedim. “Tamam” dedi. Biraz da şansın yardımıyla baraja çarptı güzel bir gol oldu. Mutluyum.


Muhabir : Gollerden sonra Emre Çolak anonsu ve hep bir ağızdan taraftarların söylemesi herhalde bir futbolcunun en çok duymak istediği şey.


Emre : Şuan bile çok heyecanlıyım. Heyecandan konuşamıyorum.

Röportajın tamamını buradan okuyabilirsiniz. Arda'ya yaptığı jest için teşekkür ederiz. Gerçekten Emre'yi bundan sonraki maçlarda daha bir motive olmuş ve istekli bir şekilde göreceğimiz aşikar. Şimdilin dizlerinin titremesi geçti.

Genç Aslan


Maçın adamı kimdi? Bana sorarsanız Barış Özbek derim. 2 gol 1 asistle kendisinin bireysel performansını dahi aştı dün geceki maçta. Keza Caner yine etkiliydi solda. Bonservisi alınacaktır CSKA'dan. Arda yine maça damga vuran haeketler yaptı. Özellikle 37. dk.da korner çizgisinden rakibi topukla çalımlayıp içeri kat edip golü atabilse tartışmasız sezonun en iyi bireysel gol performansını sergileyecekti. Gelelim gecenin parlayan yıldızı Emre Çolak'a. Açıkçası skoru tutabileceğimiz bir maç olduğu için penaltı oana attırıldı diye düşünüyorum. Kendisine şık bir jest yapılmıştı bu konuda. Ama frikik golüne gelirsek elbette birinin kafasına da çarpsa gerçekten harika bir goldü. Bana 4 sene önce Mleda Bolesdav maçındaki Arda Turan'ı hatırlattı. İnşallah yetenekleriyle bizleri büyülemeye devam eder Arda gibi. Maçın geneline bakarsak ilk 2-3 dk.da Denizli Belediye'nin Tokat'ın Fener maçına asıldığı gibi asılacağını düşündüm ama 5 dk.da dirençleri tükendi. Bunda yaptığımız isabetli paslaşmaların inanılmaz etkisi vardı. Koşmaktan ziyade topu koşturduğumuz bir maç oldu. Antremanlarmız bile daha zorlu geçiyordur diye tahmin ediyorum. Artık üst turdayız ve rakibimizi bekliyoruz.

Pazartesi Şarkıları (Mr. Big - Whole World Is Gonna Known)

Bence süper grup Mr. Big'in en iyi ve en gaz veren parçasıdır. Daha önce Pazartesi Şarkılarındaki şarkıcılardan hani bir grup kursam diye başlayan bir söylemim olurdu ya, işte bir grup oluştursam solo gitarı kesinlikle Paul Gilbert'a emanet ederim. Adam gerçekten hakkını veriyor gitarın. Herkese iyi haftalar.

Real Yoldan Çıktı

17 Ocak 2010 Pazar


Umulanın aksine Bilbao maça gerçekten çok iyi başladı. Henüz 56. saniyede Toquero öyle bir gol kaçırdıki maç 0-0 bitse akılda kalacak tek pozisyon o olurdu o derece. Baskıyı hiç dindirmeyen Bilbao 3. dakikada Llorente'nin ayağından gole ulaştı. Bana sorarsanız Bilbao sadece Real'i değil hakem Vazquez'i de yendi. Bilbao'dan birinin atlacağı o kadar belliydi ki 8. dk.da Ronaldo'nun kendidini yere bırakmasında Gurpegi'ye sarıyı bastı. Velhasıl kelam Barça'dan sonra diğer şampiyonluk adayı da San Mames'te puan bıraktı. Pellerini de gider sezon sonuna kalmadan, hele bir puan farkı iyice açılsında.

Arda Hangi Ligde Başarılı Olur

16 Ocak 2010 Cumartesi


Anketimiz sonuçlandı. Ankete katılanlardan % 41'i La Liga tercihini kullanmışlar. Sanırım Arda'yı Messi'nin aksi kanadında oynatma düşüncesi içinde olan Barça sempatizanlarının oylarıydı bunlar diye düşünüyorum. Şaka bir yana Arda'nın da ayrı bir renk katacağını düşünüyorum La Liga'ya. 2. sırada benimde oyumu bu yönde kullandığım EPL bulunuyor. Keza Arda da Liverpool'a olan sempatisinden gem vurunca İngiliz basınında dahi bu konuda haberlere tanıklık etmiştik. 3. sırada % 10 ile hem bundesliga hem de diğer seçeneği bulunuyor. Bana sorarsanız Arda tek kelimeyle Bundesliga'nın tozunu atar. Diğer seçeneğini ise sanırım Çağrı gibi alternatif liglerde takım tutan arkadaşlar değerlendirmişler. Son sırada ise Arda'nın asla gitmesini istemeyeceğin Serie A var. Serie A ise % 7 oyla sonuncu sırada yer alıyor. İnşallah Arda gönlüne göre bir takıma transfer olur.

Sen Yazmasaydın Bu Transfer Olmazdı Zaten


Türk spor gazetelerinin bilindik başlıkları aslında yukarıdaki ve türevleri. Yahu zaten 2 senedir Neill ile 2 senedir açık bir bir şekilde ilgilendiğimizi dünya alem biliyorken bu tarz manşetler oldukça yersiz. Sonra bu gazetelerin yazı işleri müdürleri sormuyor mu o manşeti atanlara acaba 'Keita ve Elano gece yarısı operasyonlarıyla Galatasray'a imza atmadan niye bu adamların haberini yapamadınız?' diye. Yarın Ali Turan ve Sercan'da Galatasaray'a imza attığında da mı aynı manşetleri atacaklar diye de düşünmüyor değilim. Tek kelimeyle komik. İnsan günün olayını manşet yapar. Dünün olayı rekor teklif verilen naklen yayın ihaleseydi ve 3 spor gazetesinin manşetinde de malesef bu olay yoktu.

Kral Öldü Yaşasın Yeni Kral


Gökhan'ın gelişi tek kelimeyle Semih'e yol vermektir. Ne kadar acıdır ki Aziz Yıldırım kulübe gerçek anlamda emeği geçen yıldızlarını küstürüp kulüpten kaçırmakta çok usta. Aynı Tuncay'da Ümit'te ve Aurelio'da olduğu gibi. Gökhan Fener'in ihtiyacını karşılayacaktır kuşkusuz. Gol atmanın yanı sıra asist özelliğini de düşünürsek iyi bir transfer diyebiliriz. Trabzon ise son dönemlerde iyi oyuncu satabiliyor. Özellikle iç transferde oyuncu satmaları beni şaşırttı. Semih'e gelirsek bu sene olmasa da önümüzdeki sene Avrupa'ya yelken açacaktır. Bana sorarsanız Fener'in en büyük hatası, oyuncuları para ederken elde çıkaramıyor malesef. Geçen sene 6-7 milyona satılsaydı -ki bu rakamlar Semih için over-rated rakamlardır- en azından iyi bir gelir elde edilirdi Semih'ten. Şimdiden gideceği kulüpleri iyi düşünsün ve muhakkak Avrupa'ya gitsin. Bana sorarsanız ilk tercihi Bundesliga'da herhangi bir takım olmalı. Leblebi gibi gol atar orada. 2. tercih içinse La Liga yada EPL'de iyi bir takımı tercih ederse ortalama 10-15 gol atar sezon başına.

Boca Juniors'ın Yeni Forması

15 Ocak 2010 Cuma


Açıkçası beğenmedim yeni formayı. İsveç Milli takımı formasına benzemiş biraz. Eski forma klasikti açıkçası. Sponsorlar olarak LG ve Total firmaları formada yer alacaklar. 18 Ocak'ta mağazalarda satışı başlıyor.

İhale Digi'ye Kaldı


Bugün naklen yayın ihalesi yapıldı ve tabiri caizse Digiturk, Telekom'un ümüğnü sıktı, bıraktı. El insaf 4 saat ihale seyrettim NTVSpor'da. Açıkçası D Smart'ın ihalenin içinde olmaası beni çok şaşırttı. Telekom'un yerine Aydın Doğan'ı görmeyi umut ediyordum Karamehmet'in karşısında. Telekom'un 7 mola aldığı ihalede Mehmet Demirkol'un değimiyle Telekom molalarda resmen ortaklık kurdu yurt dışı bağlantılarıyla. Adamlar her aldıkları molada 20 dk. kullandılar nereeyse. Aslında ihalenin bu kadar uzun sürmesinin nedeni de buydu. 3G ihalesinde olduğu gibi büyük patron Mehmet Emin Karamehmet, genel müdürünün yanındaydı. İhale boyunca tam bir poker oyunundaki gibi rakibe elini açık etmemek zerre mimik vermediler. Tamamen donuktular. Telekom tayfası ise daha heyecanlıydılar. Ne de olsa Digiturk'e kafa tuttular. Aslına 6. moladan sonra Digiturk'ten 322 milyon teklifi direk gelse Telekom'un gardının düşeceğini ciddi şekilde hissetmiştim 1 milyon ile tahminimden şaştım. İnşallah bu yüksek miktarlar özellikle Anadolu kulüplerini ciddi biçimde rahatlatır. Büyükler içinse direk kalburüstü yıldızları transfer edebilmek için iyi bir finans kaynağı yaratacağı aşikar. Ama onların borç yükünü temizlemeye yetmez. Umarım bu ihale ile beraber orta vadede yine Mehmet Demirkol'un dediği gibi 'Avrupa'nın en iyi 3 liginnden biri olma yolunda' bir fırsat tanır ligimize.

Peki Digiturk bu ihaleden nasıl kar edecek? Mevcut kullanıcılarının üstüne yeni müşteriler edinmeye çalışacaklar. Geçen sene web'den de yayın yapmaya başlayarak pc başında kaçak olarak maç seyretmeye çalışanları hedefleyecek ve yine bir Çukurova şirketi olan Turkcell'in müşterilerine Mobil TV hizmeti aracılığı ile Lig TV paketlerinin kullanımının özendirilmesi sağlanacaktır. Finansal açıdan oldukça zorlu bir dönem bekliyor Digi'yi. Ertan Özerdem'in röportajı ne kadar zor bir döneme girdiklerini net bir şekilde ortaya koyuyor.