Sanki takımda galibiyetten bıkmışlık var gibiydi ilk 20 dk. boyunca. Atak yaparken bile inceden bir hevessizlik var gibiydi takımda. Bunu niye düşündüm onu belirteyim. Hani Premier Leauge'de ev sahibi takım konuk takımı ilk 20 dk. boyunca bir hırpalar ya, işte o tutkulu hücumu ve presi göremedim takımda. Sonra vites yükselmeye başladı ve takım üzerindeki ölü toprağını atmaya başladı. Rakip Sturm Graz ise hiç hücum etmeye niyeti olmayan bir görüntü içersinde, sürekli oyunu sahasında karşılayıp ciddi anlamda cılız kontra ataklarla sonuca gitmeyi benimsemiş bir kimlikteydi.
Maçın 35. dksı ve 55. dk.sı arasında kayınpederlerden eve dönüş nedeniyle seyredemediğimden ne Arda'nın faul olan golünü ne de ne kadar cılız olsa da golle neticelenen Graz golünü göremedim. 55. dkdan sonra eve gelip TV'yi açtığımda gerçek Galatasaray sahada gücünü göstermeye başladı rakip üstünde. Burda 'B Planı' olmadığı iddia edilen Rijkaard aslında maçı kazansaydık hala konuşuluyor olacak olan oldukça ilginç bir hamle yapıp Ayhan'ı Kewell'la değiştirdi. Böylece çift ön liberodan tek ön liberoya dönüp Elano'yuda o bölgeye yine göz kulak olması için Topal'a yardımcı tayin etmişti Rijkaard. Yalnız bu nokrada skor üstünlüğünü eline alan Graz'ın atakları Galatasaray'ın arkada boşluklar bırakmasıyla ciddi tehlike halini de almaya başladı. Gol tam istediğimiz zamanda gelmişti. 58.dkda talihsizce direğe takılan Baros 63'te dikine bozulan rakip savunmanın derinliğine atılan sinsi topu sürüp üstüne kaleciyi de çalımlayıp golünü atmıştı. 2. gol için oldukça geniş bir süre vardı ve panik yapmaya hiç gerk yoktu. 68'de ise 6. hakemin gözü önünde Schildenfeld'in Arda'yı çekmesine penaltı çıkabilirdi yalnız Arda pozisyonu zorlamaktan ziyade kendini bırakmayı düşününce hakemin gözündeki inandırıcılığını kaybetti ve gül gibi penaltıyı yaktı. Bu Arda'nın bu maç için mental olarak maçtan da düştüğünün göstergesi oldu. Hemen 1 dk. sonra yine derinlemesine yüklendiğimiz pozisyonda Sabri direğe takıldı bu seferde. Galatasaray galibiyet için elinden geleni yapıyordu yalnız final pası ve finalden 1 önceki pasların önü hep Graz'lılar tarafından kesildiğinden netice çıkmıyordu. 77'de yorgun Topal'ın yerine oyuna Topal'a oranla daha hücumcu sayabileceğimiz ön liberomuz Sarp girdi. Böylece Eskişehir maçında son 20 dk. için düşündüğüm 7 hücumcuyla saldıran Galatasaray sahadaydı. Yalnız son değişiklik hakkını Rijkaard bence mental olarak biten Arda - Nonda değişikliğiyle kullanmayıp, çift forvet yerine yine tek forvette kalmayı tercih etti ve Baros'u oyundan aldı. Zira az önce yukarıda da değindiğim ciddileşen Graz atakları olası mağlubiyeti getirebilirdi bu hamle. Böylece Rijkaard'ın sistemini değiştirmediğini ama modifiye ettiğini görebiliyoruz.
Artık galibiyete 180 dk.dır hasret bir taraftar olarak, hafta sonu Ankaragücü önünde devam eden iyi futbolun yanı sıra azıcık şansında bizim yanımızda olmasını temenni ediyorum. Ama içimden bir ses yarın 19 Mayıs'tan yine beraberlik çıkabilir diyor.
0 Hayat Belirtisi:
Yorum Gönder