Arda'nın Fiyatı ve Galatasaray'ın Transfer Popüleritesi

29 Kasım 2009 Pazar


Oyuncu satabilmek, bir oyuncuyu parlatıp yerine daha ucuza ve denk kalitede oyuncu alıp yine onuda aynı şekilde pazarlama stratejisi çevrimine dahil etme konusunda bildiğim kadarıyla dünyada en iyi takım Porto'dur. Öyle ki milenyumun başından bu yana zarar ettikleri en bilindik futbolcular şu an Juve'de oynayan Diego ve Sevilla'lı Luis Fabiano. Peki sürekli olarak bu oyuncuların bu şekilde satılması takımın transfer getirisini yükseltiyor mu? Evet, yükseltiyor diyebiliriz. Arz talep dengesi doğrultusunda sürekli revaçta olan bir marka, kalitesinin karşılığını alabilmek için kar marjını yükseltecektir haliyle. Dolayısıyla Porto 'kazma' Bosingwa'dan elbette 20.000.000 € gibi bir gelir elde edip yerine Cristian Sapunaru'yu koyup sirkülasyonu devam ettiriyor(Lisandro Lopez - Falcao yada L.Gonzalez - Belluschi transferlerinden bahsetmiyorum bile). Aslında buna bir isim vereceksek en güzeli 'transfer popüleritesi' olurdu tanımı.

Yani oyuncuların transfer borsası değerlerine göre, Avrupa'nın en değerli 6. ligi olan TSL takımları neden 9. sıradaki Portekiz ligi takımlarından Porto kadar olmasa da hemen hemen her sene bir tane kaliteli oyuncusunu satıp yerine yenisini koyup onuda bu satış çevriminin bir parçası haline getiremiyor. Böylece transfer popüleritesi yükselen takım her oyuncu satarken yüksek fiyattan kapıyı açma kartını her zaman cebinde tutabilecek. Yılmaz Vural'ın dün geceki lafını hatırlayalım : 'Korku aklın katilidir'. Çok doğru. Elimizde yetenekli bir genç olduğunda istiyoruz ki ömür boyu bu kulübün formasını giysin ve jübilesini burada yapsın istiyoruz. O oyuncuya Gollum'un yüzüğe verdiği bencil değerle yaklaşıp 'ya benimsin ya kara toprağın' zihniyetiyle çürütüyoruz. Buna en iyi örnek 1.000.000 € yüzünden Liverpool'un kapısından dönen Hasan Şaş'tır. Kiminiz yazıyı okurken diyebilir o dönemki Hasan için 'Hasan gibi ruhu olmayan oyuncular olmasa 16. şampiyonluk nasıl gelecekti' diye. Şöyle gelecekti, Frank Ribery'nin ödenmeyen transfer taksidini Hasan vb. oyunculardan gelen paralarla ödeyip elden kaçmasını engelleyip yine şampiyon olunabilinir. Kaçan balığı hayal edebiliyor musunuz şimdi!! Transferi şimdi gerçekleşse bonservisine en az 40.000.000 € gibi bir rakamın ödenebileceği bir oyuncunun elden kaçışına tanıklık yaptık 4 sene evvel hepimiz. Şayet Hasan'ı 10.000.000 € vermedi diye Liverpool'a satmıyorsak en büyük ayıbı bu kulübün vizyonuna yapıyoruz. Emre'yi Okan'ı da o sebepten kaçırmamış mıydık elimizden. Uefa'yı kazandığımız sene Ajax değil miydi her ikisi için toplam 16.000.000 € ödemeyi göze alan. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan çok oldu bu kulüp. Misal bu sezon başı Servet'in gidememesine çok üzüldüm. Servet gibi bir 'kazma'dan 8.000.000 € gibi elde ediyorsanız, M. Topal'dan en az 12.000.000 € , Arda'dan 25-30.000.000 € gibi bir elde edebilirdik. Kazan - kazan stratejisini uygulayacaksak satmaktan korkmayacasın. Ama hala elimizde iyi bir fiyata satılmış bir oyuncu olmadığından otomatikman Arda'nın da, Topal'ın da fiyatı gelen transfer teklifleri karşısında yükselmiyor. Fiyatların yükselmesi için popülaritenin yükselmesi lazım. popülarite nasıl yükselecek? Önce Hasan Şaş'ı 10'a satacaksın, 2'ye Ribery'i alacaksın. Ribery'i 15'e 20'ye satacaksın, alt yapıdan Arda'yı A kadrosuna çıkaracaksın bununla da yetinmeyip birde Kewell'ı bonservissiz alacaksın. Arda'yı 25'e 30'a satacaksın, Keita'yı 7'ye alacaksın, Serdar'ı A takıma kazandıracaksın. Bu şekilde sattıkça kar edeceksin ve takımın transfer popüleritesi yükselecek. Çevrim devam edecek. Böylece Arda kendisinden çokta yetenekli olmayan Luka Modric'ten ucuza gitmemiş olacak Avrupa'ya. Başka bir değişle Arda adının 'Ardinho' olması gibi bir temennide bulunmayacak.

P.S. Blogu takip edenler çok uzun yazılar yazmadığımı bilirler. Umarım sıkıcı bir yazı olmamıştır.

0 Hayat Belirtisi: