Misimoviç Transferi Hakkında

31 Ağustos 2010 Salı

Henüz resmi siteden açıklaması yapılmadığından netliğine %100 güvenemiyoruz. Bakın son 2 haftadır birşeyler yazdım transfer politikası hakkında, isteyen arşivi karıştırabilir. Avrupa'dan elendikten sonra değil Misimoviç'i, Messi'yi bile getirsen ben gitmem Galatasaray maçlarına. Gelen adam Wolfsburg'u tarihinde ilk defa şampiyon yapan adam olma sıfatıyla geliyor. Yetenekleri su götürmez bu gerçek. Bakın istemem yan cebime koy yapmıyorum. Emana için bile yazarken son cümlem istememe rağmen "kaliteli bir ön liberodur o ayrı" olmuştur. Bu nedenle istenilse de düşüncelerim başka yere çekilemez. Benim sıkıntım bu sene Avrupa'da yoksak alt yapıdan gelenlere şans tanıyalım. Bakın bu hafta Fener'de Okan Alkan diye biri çıktı. Gerçekten başarılı olacak diye umuyorum. Aynı umudu kendi alt yapımız için de görebilmek istiyorum. Bu sebepten Karpaty'e elenen takımın gidip milyonlarca Euro'ya transfer yapmasına karşıyım. Sebebi budur muhalefetimin.

Ayrıca yine Lincoln'de yapılan baskının benzeri yapılmış Misimoviç transferinde. Şuna inanın bir gün transfer dünyasında bu takımın dostu kalmayacak. Karşımıza sağlam bir takım çıktığında ağzımızın payını da alacağımızı cidden düşünüyorum. Son 3 senede yerlilere adam gibi para vermeyip, transferi beleşe kapatan zihniyet bir gün tokadı sağlam yiyecek. Şimdiden geleceği planlarken Trabzon'lu Selçuk ve Ceyhun için de aynı planı kurmak kahpeliktir zira.

An Inconvenient Truth

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Uygunsuz Gerçek filmi Bill Clinton dönemi sonrası ABD başkanlık seçimlerne de aday olan ve burun farkıyla Florida oylarıyla başkanlığı G.W. Bush'a kaptıran Al Gore tarafından yapılmış. Bu çalışmaları nedeniyle 2007'de Nobel ödülüne de layık görülmüştü. Küresel ısınmanın gelecekte dünyayı nerelere götürdüğünü ispatlarıyla kanıtlayan Akademi Ödüllü bir belgesel olmasıyla da dikkat çekiyor. Filme konu olan gerçeklerin paylaşaldığı site ise burada. Filmin sonunda dediği gibi bu filmi herkese izlettirin.

Aile

Ailesine zaman ayırmayan bir adam, asla gerçek bir adam olamaz.
                                                           
                                                                                 Don Corleone

Pazartesi Şarkıları (Rolling Stones - Paint It Black)

Dedelerin en sağlam parçasıdır bence. 97'de ASY'de dünya gözü ile seyretme fırsatım olmuştu. Hatta Babylon köprüden geçerken gitarist Keith Richards elime dokunmuştu.

Zafer Bizimdir

Jessica Kastrop'un Önlemi

Geçen haftaki Mainz'ın Stuttgart'ı 2-0 yendiği maç öncesinde Sky muhabiri Jessica Kastrop, Stuttgart menejeri Fredi Bobic ile maçı değerlendiriken kafasına Stuttgart'lı defans oyuncusu Khalid Boulahrouz'un attığı top çarpmıştı. Bugünkü Stuttgart'ın BVB'ye 3-1 mağlup olduğu maç öncesinde Kastrop'un kafasına topu atan Boulahrouz kendisine çiçek ve başındaki başlığı hediye etmiş.

Rhein Derbisi'nde Çılgınlık : 3-6

Gerçekten büyük çılgınlık yaşandı maçta. Maç başladığında Leverkusen'in 1-2 farkla alacağını düşünmüştüm açıkçası geçen haftaki BVB deplasmanındaki galibiyet sonrası. Borussia Moenchengladbach'ın son 16 senedir rakibini yenemediğini de düşünürsek bu hiçte süpriz olmamalıydı. Vidal'ın aptalca macerasında Gladbach adına yoktan var ettiği golden sonra, Gladbach rakibin ciddi şekilde üstüne gelmeye başladı. Aslında iyi bir cüretti bu. Her ne kadar Eren ile beraberliği yakalasalarda maçın Gladbach'ın kontrolünde olduğu apaçık ortadaydı. 19'luk Herrmann'ın 2. golü ile Arango'nun frikiği maçtaki güzel gollerdi. Bu arada bu hafta Bundesliga'da atılan gol sayısı ise 39, yani maç başına 4 golden fazla. Bu yıl Bundesliga oldukça keyifli geçmeye aday gibi. Zira takımlar açık oynadığından dolayı her maçta her sonucun çıkması muhtemel. Hafta itibariyle şampiyonluk adaylarının hiç birisi 2'de 2 yapamadı keza.

Güneşin Battığı Yerde Kendini Dev Sananlar

29 Ağustos 2010 Pazar

Uefa'nın üstünden 10 yıl geçti ve artık deniz bitti. Suyumuzu buharlaştırıp bitirmişiz. Özellikle Perşembe gecesi ya da Cuma günü yazmadım ağzımı bozmayayım diye. Bloglara baktım tepkiler aynı. Yok Arda eve taksi ile gitmiş yok Ayhan kansızı gülüp taraftar var mı diye sormuş vs...

Daha önce transfer politilarına değinmiştim. Özellikler Arda'nın neden iyi şekilde pazarlanıp satılamadığını yazmıştım. LOTR serisindeki Smegol karakterinin yüzüğü 'kıymetlimisss' şeklinde kimseye yar etmemesi gibi davranmamız nedeniyle oyuncularımız tek tek elde patlamaya başlıyor. Takımın vizyonunu genişletmek için sadece 30.000.000 € harcamak maharet değil. Oyuncu satmak da önemli. Neden? Oyuncu satıp devir daim yapacaksın ki sonra 3 kuruşa sıkıştığında son dönemlerde oynaycağın en öneml Avrupa maçlarından birinden önce  takımın en önemli stoperi haline gelen Meira'yı takımda stoper yokken satma ihtiyacı duymayacaksın. Harry Kewell gibi bir adamı bedavaya getiriyorsan, Arda'yı maximum fiyata satıp eksik alanlarına kalıcı önlemler alabilmek için bütçe yaratacaksın. Sonuçta hem Arda hem de Kewell sol taraf oyuncu ve ilk 11 oyuncusu ise rotasyona takmayacaksın bunları. Rotasyona adam alacaksın. Bak yazmışız İbrahim Akın diye. Biraz CM/FM mantığı gibi geliyor ama önümüzde Porto gibi bir örnek var bu konuda. Arda'lar, Servet'ler satılmazsa yerlerine adam koyamazsın. Sonra onların da fiyatını bitiriyorsun. Son 2 senede M. Topal, Servet ve Arda bu takımın potansiyeli olan adamlarıydı. Hepsi yarı yarıya değer kaybetti. Topal bile yarı fiyatına satıldı. Geçen sene Everton 2.5 katını veriyordu bu paranın. Düşünün kardan nasıl zarar ettiğinizi.

Sürekli yazıyoruz, bu takım orta sahayı geçemiyor. Bu işler Ayhan'la vb. adamlar ile olmaz diye. Zamanında da belirttik, madem vizyon istiyorsun satacaksın Arda'yı alaksın Nuri'yi. Ama bilmiyorsun oyuncu satmayı. En basit örneği M.Topal-Cana örneğidir. Yani dam üstünde saksağan vur beline kazmayı. Olur mu hiç böyle bir transfer. Mantığı var mıdır? Yazmıştım 2 hafta önce böyle transfer olmaz diye. Hatta Elano konusunda kaprise yatıyorsun 3 kuruş için sonra onu da piç ediyorsun. Şayet Elano 'ya satarsak' diye Karpaty maçlarında oynatılmadı ise bu tamamen yönetimin basiretsizliğidir. Yani önce ateş edip sonra hedef almayacaksın. Sonra sıktığın kurşuna yazık. Ayrıca Cana'yı aldıktan sonra Emana demekte havada kalıyor. Üstüne bir de Misimoviç diyorsun. Ya Eylül olmadan bu takım 4. torba takmına elenmiş sen hala taraftara yalaklanmaya çalışıyorsun yönetim olarak. Daha geçen yazdım istemiyoruz Emana'yı da Misimoviç'i de. Biz alt yapı istiyoruz, yüksek maliyetli oyuncu değil. Ne gidip formasını alırım onların ne de tribüne bu takımı desteklemeye giderim. Alt yapıdan adam çıksın istiyoruz. Çünkü Galatasaray nasıl alt yapıdan gelenlerin üstüne monte edilen adamlarla oluşan sinerjinin sonucu Uefa'ya erişti ise yine öyle olacaktır. O yüzden güneş ufukta batarken gölgeniz dev gibi görünür. Silkelenin.

Fransa'da Baş Örtmek

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Courtney Love dinler mi sizin laikliğinizi!!

Slash'in Albüm Yapım Aşaması

27 Ağustos 2010 Cuma

Soldaki barda 1 haftadır şarkılarını dinlediğiniz Slash'in düet albümünün yapım aşaması. Rock n' Roll'un devleri Ozzy, Alice Cooper, Iggy Pop ve fazlası videoda.

Canım Bir Ara Bize De Gel, Yerler Silinecek

26 Ağustos 2010 Perşembe

Bono & Medvedev

Bono : Ya Dmitry sizin buralarda güzel karılar varmış diyorlar.
D.M. : Eeee!?!!
Bono : Hani diyorum, anla ulan işte...
D.M. : Lan yürü git işine mübarek Ramazan ayında sokma adamı günaha.

Batağa 4'lü

Avrupa Ligi'ne 4 takımla kalıp ülke puanına olumlu katkıda bulunmak için önemli bir gece olacak. Bütün takımlarımıza bu vesile ile yürekten başarılar. O yüzden 4 büyükler 4'lü yü bozmasın.

Torbalar

Bursa'ya kuralarda şans diliyorum. Olmazsa Allah'tan rahmet de dileriz. Muhtemel kura tahminim : Chelsea, Real Madrid, Shalke, Bursaspor. Tam Bursa'lıların isteği rakipler. İnanılmaz gelir elde ederler ama '0' çekerler o ayrı. Bursa için ideal grup ise : Milan, W. Bremen, Kopenhag, Bursaspor olur. En az 3. olup gruptan rahat çıkarlar. Ülke puanına inanılmaz katkıları olur. Ölüm grubu Madrid'li bir grup olacağı aşikar : Chelsea(Inter), R. Madrid, Shalke('Spurs), Twente(R. Kazan) şeklinde olursa gerçekten her rakip birbirini zorlar her ne kadar diğerleri Chelsea ve Madrid'te kalibre olarak düşük olsalarda. Bursa'ya son olarak gruplarda sonsuz başarılar diliyorum.

Özlendiniz Her İkinizde

Alt Yapının Yüzüne Baktırtmayan Transfer İştahı

25 Ağustos 2010 Çarşamba


Hagi'ye son 3 sezonda kızdığım kadar kimseye kızmadım futbol konusunda. 10'un yüzünden her transfer döneminde 3 büyüklerin 10 numaraya transfer yapılacağı yazılıyor gazetelerde çarşaf çarşaf. Bu konuda tek dikiş tutturabilen Alex sayesinde Fenerbahçe oldu. Yoksa bizim sabıkamız çok daha kabarık bu konuda. Felipe, Lincoln ve Elano gibi maliyetli adamlara para verdik. Yetmedi devre arası transferleri ile Revivo ve Hakan Yakın gibi oyuncular da geldi geçti parçalı formanın içinden.

Galatasaray'da bu sezon transfer konusunda yumurta artık göte dayanmadı, bağırsakalarımıza kadar girdikten sonra transfer yapalım mantığı başladı. Sebebi malum yenilgiler ve kötü gidişahat. Zira iyi giden takıma Emana & Misimoviç isimlerini yazmanın da anlamı yok. Kaldi ki Misimoviç transferini hiç anlayabilmiş değilim. Yani zaten sağa sola itelemeye çalıştığın ama elinde patlayan Elano varken neden Misimoviç gibi bir transfere ihtiyaç duyarsın. Atatürk'ün Gençliğe Hitabını bizim takıma uyarlarsak : Muhtaç olduğun '10' numara şimdilik sakatlar ordusundadır. 10 numarayı tırnak içinde yazmamın sebebi o numaranın ağırlığını forma anlamında değil o  ruh anlamında nitelemek için yazdım. Çünkü Arda Turan'da yavaş yavaş Hasan Şaş'laşma belirtileri baş göstermeye başladı. Açıkçası takımda ilk satılacak oyuncu kendisidir. Hem yeni yapılanma için maddi kaynak sağlanması hem de o çocuğun Avrupa hayalinin gerçekleştirilmesi adına bu gerekli. Diyeceksiniz ne yapılanması.

Son 3 sezonda bu takımın transferlerine 30.000.000 € gibi bir para harcandığını belirttim Bursa mağlubiyeti sonrasında. Bu 3 sezonda aslında Barça & Ajax (ya da adı her sikin modeli ise) gibi oynayıp alt yapıdan oyuncu yetiştirip, bunların üstüne kaliteli transferler ile besleyip takımı sadece ülke sınırlarında başarıya taşımak değil, Avrupa'da kaybedilen eski itibarın geri kazanılması planı malesef alt üst olmuştur son tahlilde. Bunun bir çok etkeni var bana sorarsanız. Tek tek irdelemek yazıyı gereksiz uzatır ama ilk madde bana sorarsanız Kocaeli maçında Baros'un kaçan penaltısından sonra Skibbe'yi yollamak oldu. Zira son 3 sezonun en iyi topunu onun dönemnde oynadık açık konuşmak gerekirse(kişisel kanaatim Gerets'ten bile keyifli top oynatıyordu).


Peki şimdi ne olacak!! Yukarıdaki pankartta adı yazan çocukların çocukluk dönemi bitti ve malesef Galatasaray Akademisi'nden mezun olup mürüvetini görebildiğimiz 2 çocuktan biri olan Uğur Uçar yaşadığı bahtsız sakatlık sonrası futbol anlamında iflah olmaması nedeniyle gönderildi. Arda ise gönderilmeyi bekliyor. Buna inanın en az 12.000.000 € gibi bir teklif gelsin hangi kulüpten geldiğine bakılmaksızın satılacak Arda. Buraya da yazıyorum işte.

Bizim sorunumuz 10 numara değil. Artık duran top oyuncusu istemiyorum. İlla rakam olarak tefuz etmek gerekirse bizim sorunumuz 6-7-8 numaralı oyuncular(diziliş olarak). Zira Ayhan-Sarp-Barış ≠ Okan-Suat-Emre'ye. Hatta onu da geçtim, denk bile değiller. Ne teknik olarak ne de fiziksel kapasite olarak. Okan Buruk az mı ayak parmağı kırık top oynamıştır Sağlık Ekibi'nin başında Burhan Uslu varken. Şimdi yarım saat top oynayan 2 ay sakat yatıyor. Bu yüzden özümüze dönmekte ciddi fayda olacak. Hatırlayın Uefa Kupası'nı bile 4 yabancı ile kaldırdık(Hagi-Tafo-Pope-Capone, Marcio kırmızı balık olduğundan saymıyorum).

Peki bir taraftar olarak ne istiyorum? Geçin transferi bu saatten sonra. Fener maçında takır takır top oynayan Cumhur gibi şuan ki genç yetenekler sahada olsun istiyorum. Emana'ya gidip 6.000.000 € verene kadar kendi öz benliğimize sahip çıkalım. Şayet böyle olacak ve biz o gençleri kazanacaksak ben seve seve onları desteklemeye gideceğim tribünlere. 1 bilemedin 2 sene Avrupa yüzü göremeyiz belki ama Barça & Ajax gibi yeteneklerimizi alt yapımızdan çıkabiliriz. O yüzden yemişim Emana'yı(kaliteli bir ön liberodur o ayrı).

Fener vs. Trabzon ve Mahmut Hoca vs. Hababam Sınıfı

24 Ağustos 2010 Salı



Rahmetli Kemal Sunal gerçekten ileri görüşlü biriymiş. O gün filmde dile getirdiği 'biz bir Mahmut Hoca'dan bir de Trabzonspor'dan çekiyoruz' şeklindeki repliği son 4 ayda Fenerli'lerin başına sıkça gelmeye başladı. Türkiye Kupası, Lig Şampiyonluğu derken şimdi de ligin henüz başında yenildiler 4. büyüğe.

Bu arada 3 büyükler en son 1980-81 sezonunda aynı haftada yenilgi yüzü görmüşlerdi. O sezonun 29. haftasında Fenerbahçe, Boluspor’a, Beşiktaş ise Trabzonspor’a deplasmanda 1-0 yenilmiş, Adana DS ise Galatasaray’ı İstanbul’da 2-0’la geçmişti. Yani aradan tam 30 yıl geçmiş.

Aurelio vs. Çarşı

Benim merak ettiğim Ricardinho vakasından sonra Aurelio'ya tepkili olan Çarşı'nın onu nasıl karşılayacağı. Gerçi Çarşı Demirören'e de tepkiliydi ama 2 transfer ile 'Yıldırım Demirören Yeterrrr' diye haykıran tribünlerin bir anda 180 derece dönüp 'yetmez' diye bağırması ile Çarşı karakterini açık etmiştir. Yine öyle olacaktır diye tahmin ediyorum. 180 derece döneceklerdir.

Cimbom Sarmayınca FM'ye

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Mercan rengi diye yutturulan pembe formaya istinaden bu hafta sonu FM2007'de Palermo'yu aldım ve İtalya Ligi'nde tarihlerinde ilk kez şampiyon yaptım Palermo'yu. Bu oyunda Serie A'yı tercih edenlere Palermo'yu tavsiye ederim. Takımın bel kemikleri ise Barzagli, Zacchardo ve Amauri.

River Boys

River, Estadio Monumental'da Independiente'yi 3-2 yendi. Gollerin 2'si 19'luk Mori'den geldi. Falcao'nun boşluğu dolacak gibi geliyor. Geçen sene geçirdiği trafik kazasından sağ kurtulan Buonanotte ise asistini yaptı. Böylece 2. sıradaki River 3'te 3 ile giderken, bizim yaşadığımız sıkıntıların benzerlerini yaşayan Boca ise  2. ama sondan.

Neyse O

Gülüşlerindeki sempati bile aynı. O derece benziyorlar birbirlerine. Bize şuan gerekli olan Metin Oktay değil Hagi'nin ruhudur. Ey ruh geldiysen 3 kere tıkla derler ya! Son 2 maçta tıkladı o başkaldıran ruh. Önce Karpathy maçında 2 asist ile sonra dün Hüseyin gibi bir kazmaya direndi ama yanında yoldaşı yoktu. Kısacası Kewell = Hagi'dir benim gözümde. Yani Hagi neyse Kewell odur. 40 yaşına kadar kontrat yapılsın bu adamla.

True Blood

Alexander Skarsgård, Anna Paquin ve Stephen Moyer 'True Blood' filminde buluşmuşlar. Allah'tan Rolling Stone için soyunmuşlar. Allah bilir Playboy'a soyunsalardı nasıl pozlar çıkardı.

Pazartesi Şarkıları (Suzanne Vega - Tom's Diner)


Orjinal hali budur. Diğer remixlerle lütfen karıştırmayınız.

Komik

Komik olan şey şu; takımın başına Rijkaard gibi ekol oluşturacak birini getiriyorsun, adam Barça'da ortasahayı Xavi'den Iniesta'dan kururarken burada M.Sarp, Ayhan ve Barış'tan oluşturuyor. Ona da kızamıyorum, zira bizde ne olursa olsun yerli transferlerin tamamı yönetim tarafından yapılıyor, Rijkaard tarafından değil. Şunu da çok iyi biliyorum, Polat'ın gidişi Canaydın'dan beter olacak. Polat geldiğinden bu yana L10'lerle beraber bugüne dek 30.000.000 € harcanmış olmasına rağmen takım CL'ye dahi gidemedi. Gerisini siz düşünün.

Cam Ev

22 Ağustos 2010 Pazar

Bundesliga Show Başladı

Dün gece Bayern son dk.da Schweinsteiger'ın golüyle 2-1 yendi Wolfsburg'u. Müller Bundesliga'nın ilk golünü attı ama harbi güzel attı. Gerçekten yetenekli. Böyle giderse kendisinde 4 kuşak önce o formayı sırtında taşıyan Gerd Müller'in 'Bombacı' lakabı kendisine takılacak. Misimovic ise 2. yarı girdi oyuna ve hareket getirdi. Keza Dzeko'nun asistini de o yaptı. Artık bu yılı Almanya'da geçireceği kesin gibi.

Bugün öğlen ise (artık saat itibariyle dün diyebiliriz) Hoffenhaim evinde 0-1 geriye düştüğü maçta Bremen önünde bulduğu 1'i balık 2'si kontra ve 1'i jeneriklik frikik golüyle 4-1 aldı maçı. Levent Özçelik 2. yarı Bremen'in maça asılıp asılmayacağı hakkında bir soru sordu ve ekledi Bremen'in kötü gidişatına Mesut transferini. Ömer Üründül'ün yine klasik cevabı : Çoook etkilemiş çookk. Sanırsın koca Bremen takımı Mesut satıldı diye yönetime küsmüş, top oynamıyorlar.

İftardan önce başlayan HSV-S04 maçında ise Nistelrooy Raul'u hiç hoş karşılamadı. Raul da bekleneni vermeyince 2. yarıda kulübenin yolunu tuttu.

Süper İkili

20 Ağustos 2010 Cuma

Kewell gönderilirse ASY'yi yakarız demiştim. 2. Hagi konumuna oturtabileceğin ruhuyla top oynayan bir adamın varken sadece sakatlığını bahane edip onu yollamayı dahi düşünen örümcek beyinli yönetimimize dünkü maç kapak olsun. İyi ki varsın Kewell, ve iyi ki varsın Baros. Yoksa bu takım iflah olmazdı dün gece.

Slash The Deluxe

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Slash'in solo albümü hakkında yazmıştık. Deluxe basımı çıktı DVD ile beraber. Video ise Myles Kennedy ile söyledikleri Back From Cali.

Disc 1:
Ghost (Ian Astbury)
Crucify The Dead (Ozzy Osbourne)
Beautiful Dangerous (Fergie)
Back From Cali (Myles Kennedy)
Promise (Chris Cornell)
By The Sword (Andrew Stockdale)
Gotten (Adam Levine)
Doctor Alibi (Lemmy Kilmister)
Watch This (Dave Grohl/Duff McKagan)
I Hold On (Kid Rock)
Nothing To Say (M Shadows Of Avenged Sevenfold)
Starlight (Myles Kennedy)
Saint Is A Sinner Too (Rocco Deluca)
We're All Gonna Die (Iggy Pop)
Paradise City (Fergie & Cypress Hill)
Back From Cali (Acoustic - Myles Kennedy)
Sweet Child O' Mine (Acoustic - Myles Kennedy)

DVD
Making Of the Album (Documentary)
By The Sword (Video Clip)
Behind The Scenes From The Video For 'By The Sword ' (Part 1 & 2)
'Back From Cali' (Live At The Roxy, Los Angles) ft. Myles Kennedy
'By The Sword' (Live At The Roxy, Los Angeles) ft. Andrew Stockdale
'Nice Boys' (Live From MTV Classic Launch) ft. Angry Anderson
'Starlight' (Live From The MTV Classic Launch) ft. Myles Kennedy
'By The Sword' (Side-by-Side Simulated 3D Version)

Madrid'te Bir Türk

17 Ağustos 2010 Salı

Mardin'de değil Madrid'te

Niang Etkisi

Marsilya'daki en sevdiğim adam topraklarımıza ayak bastı. Drogba EPL'de ne ise Niang da Fransa'da oydu. Burasının daha alt düzeyde bir lig olduğu gerçeğine bakarsak çok faydalı olacak ezeli rakip için. Yalnız yaşı nedeniyle ödenen bonservisi hakkında yapılan spekülasyonlar var. Evet daha ucuza belki kapatılabilinirdi gibime geliyor ama en 2 sene Fener'e üst düzey katkı yapacaktır. Yani bu yılda Kadıköy'de galibiyet hasretine son veremeyeceğiz.

Arjantin Eşofman

Acaba var mıdır bizim Adidas mağazalarında!?!!

Pazartesi Şarkıları (Anthrax - Only)

16 Ağustos 2010 Pazartesi

 
Trash time.

Yalnız

Geeçen sene şu Sivas ligden düşsün diye neredeyse hatim indirmiştim ama olmadı. Feldkamp dönemindeki 5-3'lük maç dışında galip gelemediğimiz şu Sivas deplasmanından nefret ediyorum. İstanbul'da Saraçoğlu deplasmanı bizim için ne ifade ediyorsa 4 Eylül Stadyumu da Anadolu'da aynı şeyi temsil ediyor. Bu arada Kewell'ı sakat diye takımda görmek istemeyenler öncelikle sakat olmadığı halde top oynamayanlara göz dağı versin. Kabus başlamıştır, inşallah tez biter.

Diane Birch - Valentino

14 Ağustos 2010 Cumartesi


Norah Jones'tan sonra sesi bu kadar buğulu bir Amerika'lıya rastlayacağımı sanıyordum. Diane Birch'in ilk albümünün 2. single'ı Valentino'nun klibini Dennis Liu yönetmiş ve gerçekten güzel bi iş çıkarmış.

Ağır Siklet Gol Kralı

Sezon Öncesi Cimbom Değerlendirmesi

Yine başlıyor Süper Lig. Son yılların agresif transfer politikasının tersine bu yıl daha sade transferler ile sezona başladık fakat hala takım oturmuş değil izlediğim maçlara bakarsak. Teknik direktör seçimlerimiz son 3 yılda direk olarak sisteme dayalı oyun anlayışı içindeki Skibbe ve Rijkaard ile oldu. Yalnız her ikisinin ortak talihsizliği ise orta saha rotasyonu oldu. Ne Skip döneminde L10 için, ne de FR döneminde Elano için alternatif yaratılamaması ciddi problemlere yol açtı. Şimdi Dünya Kupası'nın getirdiği rüzgarla Elano krizi söz konusu. Takım lideri kim olacak? Alternatifler ise Galatasaray'a yakışan isimler değil. Zira Mustafa Sarp, Cana ve Ayhan bu rotasyonda yer alamazlar. Aslına bakarsanız mevcut kadro ile FR'nin 4-3-3'ü yerine Skip'in 4-2-3-1 sistemine daha uygun oyuncu yapımız. Bana sorarsanız Skip'in sistemi daha flexible. İstediğin gibi esnatebiliyorsun. Yeri geliyor 4-2-4 yeri geliyor 4-4-2 hatta bir ara başımızı belaya sokan 3-5-2 bile oynayabiliyorsun. Aslında şuandan bahsedeceksek mevkii şeklinde gitmekte fayda olacak.

Haliyle kale ile başlayalım. Aykut ve Ufuk rotasyonunda. Aykut ile hala ciddi problemler yaşanıyor. Özellikle pozisyon konusundaki kararsızlıkları nedeniyle hatalı goller yiyor. Ama onun sorunu Skibbe dönemiyle başlayan yabancı kaleci tercihleri bana sorarsanız. Rüştü sonrası Fener kalesini hatırlarsanız Volkan kalede hatalı goller yiyeyerek pişti. Hala hataları yok mu? Elbette var ama Aykut'a aynı tölerans tanınsaydı kendisi Volkan'ı dahi aşardı. Burada yönetimsel olarak bir güvensizliğin neticesinde Aykut'un istenilen randımana erişemediğini düşünüyorum. Ufuk ise malesef kendisini gece hayatına kaptırmış vaziyette idi bir ara. Yetenekli olmasına rağmen o da hala Galatasaray kalesinin ağırlığı altında ezilecek diye düşünyorum. Bu noktada en zayıf halkamız kalemiz hala. Sebebi Aykut'a zamanında yönetimin arka çıkmayışı. Arka çıkılsaydı bir Barça'nın Valdes'i bir Madrid'in Casillas'ı yetiştirdiği gibi iyi bir kaleci yetiştirebilmiştik diye düşünüyorum. Aykut yine bir adım önde.

Defans bloğumuz ise klasik tabir ile Milli Takım defansı yerlilerde sözü açarsak. Sabri-Servet-Gökhan-Hakan 4'lüsü gerçekten ligi iyi kötü kaldıracak düzeyde. Neill geçen seneki performansı ile umduğumdan iyi çıktı ve bütün camiadan güvenoyu aldı. Ali Turan ve Çağlar Binici transferleri ile yerli rotasyonu güçlendi. Sol bekte Serkan Kurtuluş denemesi pek sırıtmıyor. Çocukta yetenek var ama hala zayıf benim gözümde. Bu yönde kağıt üstünde baktığımızda gözün kapalı ismini kadroya yazabileceğin 7 adamının olması inanılmaz bir koz sağlıyor bize. Ama Ali Turan'ın malum maç eksiği ve Çağlar'ın sakatlığı onlar hakkındaki düşünceyi 2. planda yani rotasyonda tutmamızı sağlayacak bir müddet. Ayrıca Servet'in içten içe Avrupa'ya gitmek isteyişi ve Gökhan Zan'ın cam adamlığı defans bloğundaki en büyük zaafiyet.

Sabri   -   Servet   -   Neill  -   Hakan
 (Ali)     (Gökhan)   (Hakan)  (Çağlar)

en ideali bu olur bence.

Gelelim orta sahamıza. Bana sorarsanız hem Skip'in hem de FR'nin sisteminin bel kemiği olan alan açıkçası hiç bir zaman sistem oyuncuları transfer edilerek kurulmadı Elano dışında. 3'lü orta sahadaki ön libero tercihi her daim sistemin tam rayına oturmasına sürekli engel teşkil etti. FR'nin gelişiyle herkes takımın Barça gibi oynayacağını düşünmeye başladı ama Elano'nun yanına Sarp-Ayhan'dan birini yazmak her daim takımı eksiltti. Yani Xavi-İniesta benzeri bir 2'li oluşturacaksan şayet biraz daha box-to-box oyuncu tercih etmelisin. Misal Nuri Şahin yada Selçuk İnan gibi alternatif yerlilerle bu sağlanabilirdi. Şimdi durumun bu vahamiyeti görününce keşke Nuri'yi Feyenord yerine biz kiralasaydık diye kafasını kayalara vuran çok taraftar vardır. En azından Sarp-Ayhan rotasyonu Topal'ın ardına düşerdi Elano'nun yanına ilk 11'de oturtulacağına. Keza Barış Özbek'te bu 2'liye eklenebilir pekala. Bu sene ne oldu peki. 5.500.000 €'ya 24 yaşındaki yerli Topal'ı Valencia'ya yollayıp yerine 4.500.000 €'ya 26 yaşındaki yabancı Cana'yı aldın. Açıkçası maliyetlerini ve verimliliklerini değerlendirdiğimde ben olsam bu transferi böyle yapmazdım. Topal+6.000.000 € gibi bir teklifle BVB'den Nuri'yi almaya çalışırdım. Bu daha makul bir politika olurdu. Çünkü sisteme hitap eden bir transfer olurdu Nuri. Hatta Musa Çağıran ve Emre Çolak da Elano-Nuri'nin yedeği olurdu. Takımın en sorunlu bölgesi malesef burası bana sorarsanız. Zira hala Elano'nun transfer spekülasyonları bitmedi. Şayet giderse satabileceğimiz en iyi rakama sattık diye sevineceğim. Yoksa sistem adına son 2-3 adamdan birini daha satmış olacağız.

Cana

Elano   -   ?(Musa)

açıkçası beni kesmiyor!!
  
Kanatlara gelecek olursak az bir kar ile de olsa Keita'dan kurtulduk. Futbol yetenekleri açısından değil meslek ahlakı nedeniyle bu eleştiriyi yapıyorum. Yoksa bu sene çok kırmızı görecekti kendisi. Bu yönde satılması fevkalade doğru bir karardı. Yerine Stoch yerine Pino alındı. Bunun nedeni 2'sisn bonservisi arasndaki 2.500.000 €'luk fiyat farkı idi. Yani Stoch fiyatına 2 Pino alınabilincekken böyle bir maliyetin altına yönetim girmedi. O yüzden bu politikayı da doğru buluyorum. Solda ise yapılan büyük haksızlıklara rağmen taraftar olarak yönetim üstünde oluşturduumuz baskı nedeniyle en iyi iç transferi Kewell ile yaptık. Kendisi bu sene 20 maç oynasın benim için kafi açıkçası. Kendisi maç ayırmayan gerçek bir profesyonel. Bu yönüyle bu formayı giymeyi değil kaptanlığı bile hak ediyor bana sorarsanız. Ve yine kanatlarda takımın en formda ismi Arda. Muhtemelen bu sene son senesi olacak bizimle kaptan'ın. Sezon sonu 15.000.000 € gibi bir rakama satılacaktır kuşkusuz. Serdar ise Pino ile kapışacaktır, tabii Pino sakatlıktan çıktıktan sonra. Şimdilik

Serdar         -          Arda
(Pino)                   (Kewell)

görüntüsü olacak.

Gelelim en alternatifsiz bölgeye. Baros'u tek geçiyoruz elbette ama son 2-3 senede şunu gördüm. Keşke Hakan Şükür 1+1 yıl daha oynasaydı. Kral'ın en büyük şansızlığı futbol oynadığı süre içinde bütün antrenörler topun ona şişirilmesini istedi. Gerçekten Nonda ve Ümit'e oranla daha çok sırtı dönük oynayıp, dripling yapabilme özelliği ve arkadan gelenler için alan boşaltma özellikleri vardı. Baros için iyi bir alternatif olarak ise Hakan özelliklerine sahip M. Batdal alındı. 2-3 sene içnde Hakan Şükür etkisi yaratacağını düşünüyorum kendisinin. Gerçekten yetenekli ama daha soğuk kanlı olması lazım bence.

Son olarak bu sezon içim tahminim en iyi Avrupa Ligi yine CL'ye gidersek herkes öpsün başına koysun. Şampiyonluğu Trabzon ile BJK kovalar. Eskişehir, Ankaragücü, Kayseri ve Antep'ten ise kendilerini aşmalarını bekliyorum.

Lewandowski BVB'de

13 Ağustos 2010 Cuma

Lewandowski de önerdiğimiz yetenekli gençlerden biriydi. Borussia Dortmund kendisini 4.500.000 € gibi uygun bir rakama Lech Poznan'dan aldı. İlerleyen dönemlerde iyi fiyata satacakları bir yetenektir Lewandowski. BVB'de 7 numarayı sırtında terletecek genç golcü. Şimdiden başarılar.

Trapattoni Aşkı

İrlandalı'lar bayılıyorlar bu adama. Resmini bayraklarına ekleyecek kadar aşıklar onun duruşuna. Hele bir de Dünya Kupası'na katılıp takımı Brezilya'da gruptan çıkarırsa paralarına bile basarlar resmini. Ama onun için 90 Dünya Kupası'ndaki Jack Charlton'un takımı gibi en az çeyrek final görmeleri lazım. Resim geçen akşam oynanan İrlanda - Arjantin maçından. Yeni statları olan Aviva stadyumunun açılışında Arjantin Di Maria'nın golüyle maçı aldı.

Hoşgeldin Ramazan

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Hayırlı iftarlar, hayırlı sahurlar şimdiden...

2010 Model Izzy


1. Beat Up
2.Old Tune
3.Rollin Rollin
4.Gone
5.Difference
6.Waiting for My Ride
7.Job
8.Raven
9.Way It Goes
10.Texas

Pazartesi Şarkıları (Steve Miller Band - Serenade/Wake Up)

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Bundan yıllar evvel Taksim Orta Kahve'de 2-3 kızın bize 'bu şarkı kimin?' diye sorup iş koymaya çalışması üzerine 'harbiden bu şarkı kimin' diye kafa yorup o dönemlerde Travis'in soundunda benzetmemiz nedeniyle Travis'in diye düşündüğümüz efsane parçadır.

Deco Tricolor'da

8 Ağustos 2010 Pazar

Brezilya asıllı Portekizli Deco süpriz bir transfer ile anavatanına döndü ve Fluminense ile 2 yıllık anlaşmaya vardı. Açıkçası bu yazın en spekteküler transferlerinden biri olduğu apaçık ortada. Fluminense ise Deco için Chelsea'ye bonservis bedeli ödemedi. Açıkçası kendisinin Akdenize kıyısı olan bir ülkenin takımına gitmesini beklerken sanırım memleket özlemi çekmiş olmalı ki Brezilya'ya döndü. Toprak çekiyor demek ki...

2 Yıl Daha Golcümüz Var

2 yıl daha gol sıkıntısı yaşamayacağız. 2012-13 sezon sonuna kadar attığı her golden sonra, maç öncesi yumruk şova davet için ve oyundan çıkarken alkışlamak için adını 2 kez haykırıp 3 oley çekeceğiz.